Enerjiyi işine yansıt !
Başarı, sahip olduğunuz enerji ve coşkuyu canlı tutmanızla mümkün.
Satış çok değerli bir meslek ve birçok meziyete ihtiyacınız var.
Kendinizi kişisel anlamda çok iyi yetiştirmelisiniz.
Sunuş beceriniz, diksiyonunuz çok iyi olmalı, bakımlı bir insan olmalısınız.
İşin temeli insanın kendisini tanımasında, çünkü kişi kendisini tanımıyorsa, karşısındaki kişiyle özgüvene sahip bir ilişki kuramaz.
Kendime güvenmeliyim ki, o güveni size verip etkili olabileyim.
20 Kasım 2009 Cuma
Satış olmayınca morali yükseltmek için ne yapmalı?
Satış olmayınca morali yükseltmek için ne yapmalı?
İnsan tabi ki başarısız olabilir.
Bir kişi hayatında hiç başarısız olmuyorsa, bir şeyleri yanlış yapıyordur.
Başarısız olunmalı ki, başarılı olunabilsin.
Aslında başarısız olmak iyi bir şey, yeter ki bu, kişiye bir şeyler öğretebilsin.
Ben de bazen hatalar yapıyorum.
Yanlış davrandığım, karşımdakini iyi dinlemediğim oluyor.
Ama bunları ne kadar kontrol edersem, o kadar başarılı olabiliyorum.
Hayattaki ilkem, karşımdaki müşteriye en doğru ürünü en iyi fiyata, en doğru şekilde vermeye çalışmaktır ve bundan taviz verip kimseye kazık atmam.
İnsan tabi ki başarısız olabilir.
Bir kişi hayatında hiç başarısız olmuyorsa, bir şeyleri yanlış yapıyordur.
Başarısız olunmalı ki, başarılı olunabilsin.
Aslında başarısız olmak iyi bir şey, yeter ki bu, kişiye bir şeyler öğretebilsin.
Ben de bazen hatalar yapıyorum.
Yanlış davrandığım, karşımdakini iyi dinlemediğim oluyor.
Ama bunları ne kadar kontrol edersem, o kadar başarılı olabiliyorum.
Hayattaki ilkem, karşımdaki müşteriye en doğru ürünü en iyi fiyata, en doğru şekilde vermeye çalışmaktır ve bundan taviz verip kimseye kazık atmam.
HIRS
Satışçının olmazsa olmaz özelliği !
Hırs. Hayatta bir şeyi elde etmek için hırslı olmanız ve bir hedefiniz olması lazım. Bir hedefi olmayan satışçı, satışçı olamaz. Sahip olduğu hırs, işteki motivasyonunu sağlar. Çünkü coşkulu, heyecanlı olması şart.
Hırs. Hayatta bir şeyi elde etmek için hırslı olmanız ve bir hedefiniz olması lazım. Bir hedefi olmayan satışçı, satışçı olamaz. Sahip olduğu hırs, işteki motivasyonunu sağlar. Çünkü coşkulu, heyecanlı olması şart.
Müşteri son anda ürünü almaktan vazgeçtiğinde ne yapıyorsunuz?
O gün üzülüyorum ama ertesi gün kendimi toparlıyorum. Hatamı, neyi daha iyi yapabileceğimi düşünürüm ama kesinlikle oturup da o olayı düşünmem. Çünkü bu beni geliştirmez, aksine geri götürür. Kaybedilen işlerin % 80’i iyi takip edilmediğinden kaybediliyor. İnsanları yalnız bırakırsanız, sizin istediğiniz doğrultuda hareket etmezler, bu yüzden insanları, onlar kararlarını verene kadar yalnız bırakmayacaksınız.
O gün üzülüyorum ama ertesi gün kendimi toparlıyorum. Hatamı, neyi daha iyi yapabileceğimi düşünürüm ama kesinlikle oturup da o olayı düşünmem. Çünkü bu beni geliştirmez, aksine geri götürür. Kaybedilen işlerin % 80’i iyi takip edilmediğinden kaybediliyor. İnsanları yalnız bırakırsanız, sizin istediğiniz doğrultuda hareket etmezler, bu yüzden insanları, onlar kararlarını verene kadar yalnız bırakmayacaksınız.
9 Kasım 2009 Pazartesi
5 Kasım 2009 Perşembe
KİTAP OKUMAK İÇİN 27 NEDEN
1- Yaşı büyürken aklının da büyümesi, boyu uzarken aklının da uzaması için 2- Ruhça yücelmeleri, kafaca gelişmeleri için3- Zekâlarının daha işlek, kavrayışlarının daha çabuk olması için 4- Zekâ yaşının takvim yaşıyla birlikte büyümesi için 5- Yüzlerce gözü olması, olayları bütün yönleriyle görebilmesi için 6- Yaşamlarına, yemek içmek dışında daha yüce bir anlam kazandırmak için 7- Varlığımızın darlığından kurtulmak, yaşayamadığımız yaşamları yaşamak, genişlemek, enginleşmek, ömrümüzü uzatmak için (Suut Kemal Yetkin)8- Yaşamı genişleten öğelerin başında geldiği, kişiyi bilge yaptığı, ona onur ver erdem kazandırdığı için (Adnan Binyazar) 9- Soyutlama yapabilmek, bir olayı olmadan önce beyinlerinde olmuş gibi canlandırabilmek ve önlem alabilmek için 10- Empati kurabilmek, kendimizden çıkıp ötekini anlayabilmek, başkalarının yaşamlarına da saygı duyabilmek için11- Beynimizin, dilimizin sınırları olması, dünyanın bir kitap olması ve okumayana bir şey verememesi nedeniyle 12- Kendi yolumuzu bulmada, kendi eleştiri yeteneğimizi geliştirmede, kitle iletişim araçlarının genel çıktıları arasından akıllıca seçim yapabilmek için (Richard Bamberger)13- Tüm insan büyüklerinin savunduğu ortak gerçeği -insanın çalıştığı ölçüde yükselen, yediklerini hak eden, kimsenin hakkını yemeyenin insan olduğu gerçeğini öğrenmek için ( İsmail Hakkı Tonguç)14- Bilmenin yüksek sevinçlerini yaşamak (Albert Bayet), kendi iplerimizi kendi elimize almak için 15- Yaşamı kolaylaştırmak ve güzelleştirmek amacında, okul eğitimi zavallı denecek kadar gülünç kaldığı için (Shakespeare)16- Ademin hayvanlığı yemekle, insanlığı okumakla kaim (olası) olduğu için (Namık Kemal) 17- İki ayağı üstünde yürüyen cesetler (Halim Bahadır), leşler olmamak için (Necip Fazıl Kısakürek) 18- Gözleri kapalı bostan beygiri gibi, bir ömür boyu karanlık kuyunun gıcırdayan dolabını çevirip durmamak için (İlhan Selçuk) 19- İnsanlık tarihine ve yaşayışına biçim veren, sosyal olayların nedenlerini anlatan bilim yasalarını küçük yaştan başlayarak öğrenmek için ( İ. Selçuk)20- Kendisine yatırım yapabilen, kendini geliştirebilen, sorumluluk bilinci de demokrasi bilinci de gelişmiş bireyler olmak (Halim Bahadır) için21- Televizyon ve internet çağında ekranların ayartıcı etkilerinden korunabilmek için 22-Televizyon ve internet ağalarının görsel şiddet ve cinsel istismar içeren bazı programlarını veto edebilmek için (İM Medya Bildirisi)23- Geleceğin toplumunun, öğrenen toplum olarak tanımlanması nedeniyle ve kendilerini güncellemek için24- Okulla sınırlı öğrenmeden yaşam boyu öğrenmeye geçmek için 25- Dünyada hiçbir dost insana kitaptan daha yakın olamayacağı için 26- Yalnızlıkta dost ve arkadaş yokluğunun yerini ancak kitaplar tutabildiği için 27- Çok sevdiğimiz bir arkadaşımızla konuşmaktan aldığımız zevki alabilmek için
Yazan : Nora Romi
Yazan : Nora Romi
ÖFKENİZE YENİK DÜŞMEYİN, ÖFKENİZİ YENİN!
İşyerinde bizi en çok, mobbing, kayırmacılık, görev tanımlarının net olmaması, bütün işi siz yaparken başkalarının yan gelip yatması öfkelendiriyor. Son aylarda yaşanan krizde iş yoğunluğumuz arttı, geçim zorluğu yaşıyoruz, yani öfkelenmek için daha çok sebebimiz var; oysa eskiden tepki gösterdiğimiz pek çok şeyi, şimdi, işsizlik korkusuyla sineye çekmek zorunda kalıyoruz. Bu da patladığında öfkemizin daha şiddetli ve yıkıcı olmasına sebep oluyor. Kendimizi sıkıştırılmış hissediyoruz. Aynı pozisyonda veya altımızda çalışanlara karşı öfke patlaması yaşarken, üstlerimize olan öfkelerimizi bastırıyoruz. Her iki durumda da hem sağlığımız bozuluyor hem de çevremizle olan ilişkilerimiz.Kriz nedeniyle yapılan işten çıkarmalar ve işsizlik korkusu işyerlerinde öfke nöbetlerini tetikliyor. Bir yandan rekabet, diğer yandan ekonomik krizin yarattığı finansal sorunlar işyerinde öfke yaratabilecek diğer faktörlerle de birleşince çalışanları kolayca patlamaya hazır öfke bombalarına dönüştürüyor. Son bir senedir ekonomik krizle birlikte işten çıkarmaların yaşanması, maaşların ödenmemesi, motivasyonun düşmesi de öfkeyi arttıran etkenler arasında.İşyerinde en çok öfke yaratan durumlarmobbing,işverenin bir çalışanını kayırması,yöneticilerin duyarsızlığı,bir çalışanın diğer çalışanların önünde eleştirilmesi veya aşağılanmasıyapılan işin önemsenmediğinin düşünülmesi,görev tanımının net olmaması,kişinin yapması gereken işlerin dışında başka işler de yapması,kazanılmış hakların geri alınması,verilen sözlerin tutulmaması, yetersiz iletişim,yöneticilerin liderlik vasıflarının hissedilmemesi,sonu gelmeyen uzun çalışma saatleri,kariyer yolunun kapalı olmasıtakdir edilmemek olarak sıralanıyor.İş dünyasında öfke genellikle iş arkadaşlarına ve yöneticilere karşı gelişiyor. Özellikle yöneticilerin çalışanlar arasında ayrım yapması, çalışanların birbiri ile çatışmasına, birbirlerine düşmanlık duymasına, dolayısıyla öfkelenmesine sebep oluyor.Öfke kendisini agresif davranışlar,fiziksel şiddet,doğrudan veya dolaylı yoldan tehdit etmeiğneleyici, alaycı tavırlar, aşırı duyarlılık,sinirlilik hali,şirket politikalarına, kurallarına gereğinden fazla tepki gösterme,diğer çalışanlarla ilişkilerde hassaslık ve kırılganlık,işe saplantılı şekilde bağlı olma şeklinde de kendisini gösterebiliyor.İşini kaybetme korkusu öfkelendiriyorPsikolog Feyza Bayraktar, özellikle son bir yıldır işyerinde öfke problemi yaşayanların sayısında artış olduğuna dikkat çekiyor: "En çok, çalışanların ekonomik krizden sonra işlerini kaybetme korkusu ile daha önceleri tepki gösterdikleri pek çok şeye tepki gösterememeleri öfke yaratıyor. Görevlerinin dışında görevler yüklenmesi, uzun çalışma saatleri ve yükselmeyen hatta azalan, bazen ödenmeyen maaşlar en çok öfke yaratan durumlar arasında. Pek çok kişi işinde yaşadığı tatminsizlikten dolayı istifa etmeyi aklından geçirse bile iş bulmada çekilen zorluk istifa etmeyi engelliyor. Bu durumda kişi kendisini işyerlerinde sıkışmış hissedebiliyor, bu da iş arkadaşları ile ilişkilerinin bozulmasına, iş motivasyonun düşmesine sebep olabiliyor" diyor.İş dünyasından gelen danışanlarında öfke kaynaklı sorunlara her zaman rastladıklarını söyleyen aile terapisti, yönetici koçu Özlem Altay Özen, kriz ortamının da bu sorunları körüklediğinin altını çiziyor: "Bu ortamda adımlar atılırken iletişime özen göstererek yapılan işlerin iyi anlatılması çok önem taşıyor. Rekabetin öfkeyi artırdığını ancak birçok ortamda iş kaybetme korkusuyla bunun bastırıldığını gözlemliyoruz. Çalışanların arasında pasif agresif davranışların da yer aldığını görebiliyoruz. Kaldı ki bu da saldırganlığın bir türüdür. Örneğin, çalışanın müdürüne öfkesini raporu ona geç verip, onu zor durumda bırakarak göstermesi gibi. Burada öfke, bağırıp çağırarak değil, dolaylı ve saman altından saldırarak gerçekleşir. Bu da sağlıklı bir öfke yaşantısı değildir."Şirketler çalışanlarını koçlara yönlendiriyorÖzlem Altay Özen, Gerek terapide, gerek koçluk hizmeti alan danışanlarımda gözlemlediğim, çalışanlar astlarına ve yandaşlarına karşı öfke patlamalarını daha rahat yaşayabiliyorlar. Ancak müşteriler veya üstleri söz konusu olduğunda öfkelerini daha çok bastırma eğilimindeler ki her ikisi de yıpratıcı süreçlerdir. Öfkelerini üstleri söz konusu olduğunda da kontrol edemeyip patlayan danışanlarım oldu. Bu durumlarda genelde, şirketler vazgeçemedikleri kişileri öfke kontrolü için koçluk, eğitim gibi çeşitli destekleme programlarına yönlendiriyor" diyor.Öfke çok doğal bir duygudur ve önemli olan da bu duyguyu uygun bir şekilde ifade etmek. Ayrıca öfkenin bir diğer özelliği de genellikle başka duyguları maskelemesi. Özen, öfkelendiğimizde durup bunun altında yatan nedeni düşünmemizi söylüyor: "Müdürüne çılgınca öfkelenen birinin duygusunu irdelediğimizde o öfkenin altında haksızlığa uğradığını hisseden birini bulabiliriz. Ya da bir çalışanına, bir müşterisine öfkelenen birinin duygusu kendini değersiz hissetme olabilir. Öfkenin altındaki duyguları fark etmek insanları çoğu zaman şaşırtıyor. Ama öfkenin kaynağı aslında o duygulardır. Ve derinlemesine bir çalışmada onlar ortaya çıkarılmalıdır."Nasıl ifade etmeli?Öfkelendiğimizde öfke patlamaları yaşamak veya öfkeyi bastırıp hiçbir şekilde ifade etmemek sakıncalı sonuçlar doğuruyor. Öfke patlamaları saldırgan davranışlara yol açıyor. Kişi kendini kontrolünü kaybetmiş gibi hissediyor. Bunun sonrasında da çoğunlukla yaptıklarından pişman oluyor.Öfkeyi bastırıp hiçbir şekilde ifade etmemek, bunu karşı tarafa belli etmemek, biriktirmek ileride kişinin patlamasına neden oluyor.Öfkeyi mutlaka ifade etmek gerekiyor. Ancak kime ve nasıl ifade ettiğimiz önemli. Öncelikle bizi öfkelendiren şeyi düşünüp orada bizi neyin rahatsız ettiğini bulmalıyız. Ve bizi rahatsız eden konuyu sakin bir şekilde, uygun bir dilde karşımızdakine iletmeliyiz. Burada, açık ve net olmak ve karşımızdakine saldırmadan kendimizi ifade etmek gerekiyor.Feyza Bayraktar, "Öfkeyi ifade etmek bağırıp çağırıp içindekini boşaltmak değildir. Bu durum aksine kişiyi daha fazla sinirlendirebileceği gibi kariyer hayatını da riske atmasına sebep olabilir. Ayrıca profesyonel hayatta öfkenin doğrudan ifade edilemeyeceği durumlar var. Bu durumda öfkesini en iyi yönetebilen kazanır. Kişi sakin bir şekilde de olsa doğrudan öfkelendiği olayı dile getiremiyorsa, örneğin patronuna duygularını açıklamak mümkün değilse; iş dışından birine, yakın bir dostuna anlatması veya bir kağıda yazıp saklaması veya yazdığı kağıdı ortadan kaldırması da oldukça etkili olabilir. İşyerinde ifade edilen öfke eğer istenilen sonucu, çözümü getirmezse kişinin daha çok öfkelenmesine sebep olabilir, ardından iş hayatında gelişebilecek olumsuzluklardan bu durumu sorumlu tutup kendisine öfkelenebilir; motivasyonu düşebilir, kendisini sıkışmış hissedebilir ve istifa etmeye kadar giden bir süreç başlayabilir" diyor.Öfkenizi kontrol altına alınÖncelikle öfkenin doğal bir duygu olduğunun kabullenilmesi gerekiyor. Öfke çok insani bir duygudur ve herkes öfkelenebilir. Ama öfkeyi kontrol altına almak mümkün. İşte uzmanlardan bazı tüyolar:İlgi odağınızı sinirlendiğiniz noktadan başka bir noktaya yönlendirin, örneğin başka bir şey düşünmeye çalışın, işinize odaklanmaya çalışın ya da bir şeyler okuyun.Öfkelendiğiniz zaman bir süreliğine yürüyüşe çıkmak, sizi sinirlendiren ortamdan uzaklaşmak, başkaları ile konuşmak, duyguları bir kağıda dökmek, müzik dinlemek öfke kontrolüne yardımcı olabilir.Rahatlama tekniklerini öğrenin. Derin nefes alma, gevşeme egzersizleri yapma, sakinleştirici bir iki kelimeyi kendi kendinize tekrarlamak gibi basit yöntemleri öğrenip bunları her gün uygulamaya çalışın. Müzik dinlemek, günlük yazmak ve yoga yapmak da rahatlama konusunda çok etkilidir.’Time out’ alın. Daha önce de duymuş olabilirsiniz. Ama öfkeden çıldırmak üzere olduğunuzu hissettiğinizde 10’a kadar saymak biraz da olsa sakinleşip olaya daha sağduyuyla bakmanızı sağlayabilir.Sizi sakinleştiren durumları, yerleri kafanızda imgelemeye çalışın, örneğin en son çıktığınız tatilde kumsalda denizin sesini dinlerken yaşadığınız anı kafanızda resmetmeye çalışın.Hareket edin. Hemen çok küçük bir yürüyüşe çıkın. Bu alt kata inip çıkmak bile olabilir. O ortamdan çok kısa süre için bile olsa uzaklaşmak size iyi gelebilir. Dönüp tekrar baktığınızda aynı şeyi hissetmeyebilirsiniz. Düzenli spor insanı zaten rahatlatır, mutlu eder. Ama öfkelendiğimiz andaki ufacık bir hareket bile bizi rahatlatmak için çok önemlidir.Kendinizi sakinleştiğiniz zaman ifade edin. Öfkelendiğiniz anda kendinizi en uygun şekilde ifade edemeyebilirsiniz. O an cevap vermek zorunda değilsiniz. Durup neyi nasıl söyleyeceğinizi düşünüp sonra kendinizi anlatabilirsiniz.Öfkelenmenize neden olan durumu değiştirmek için çaba gösterin. ’Bunu bana nasıl yapar’dan çok ’Ne yaparsa durum daha farklı olur’ veya ’Bunu nasıl çözebiliriz’e odaklanıp karşınızdakiyle uygun bir şekilde paylaşın.İletişim konusunda kendinizi geliştirin. Güvenli davranış tekniklerini öğrenin.Espri yeteneğinizi kullanın. Yaşama gülerek bakın. Bu her iki tarafı da rahatlatacaktır.Kin tutmayın. Unutmayın kimse tam olarak sizin beklediğiniz gibi davranamaz.Bu konuda bir uzmana başvurun. Öfkenizi kontrol etmekte güçlük çekiyorsanız ve bu size ve/veya çevrenizdekilere zarar veriyorsa mutlaka bunu biriyle paylaşın ve uzman yardımı alın.Öfkelendiğiniz duruma farklı bakış açısından bakmaya çalışın, örneğin karşınızdakinin davranışlarını üzerinize almak yerine kötü bir gün geçirdiğinin ihtimalini düşünmek gibi.Kadınlar öfkesini daha çok bastırıyorKadın ve erkek öfkelerini değişik şekillerde gösteriyorlar. Erkekler öfkesini sözlü veya fiziksel, daha agresif bir şekilde gösterirken kadın öfkesini daha çok bastırma veya pasif agresif şekilde gösterme yoluna başvurabiliyor, örneğin suratını asıp saatlerce oturabiliyor veya öfkelendiği insanla bir daha hiç konuşmayabiliyor. Kadınların öfkesi erkeklere göre daha uzun zamanda geçiyor. Bu da düzenli bir şekilde sürdüğünde, çoğu zaman fiziksel veya ruhsal rahatsızlıklara neden olabiliyor. Öfke, kaygı, baş ağrısı, yüksek tansiyon, sindirim sistemi problemleri, uykusuzluk, depresyon, yeme bozuklukları, madde bağımlılığı, cilt hastalıkları ve kalp krizine sebep oluyor.Özel hayata da yansıyorİş hayatındaki öfke aile ve özel hayatı da etkiliyor. İşteki gerginlik, eğer öfkemizi sağlıklı bir şekilde yönetemiyorsak, eve, ailemize, ilişkilerimize de yansıyor. İşyerinde öfkelenen ve öfkesini yönetemeyen kişi duygusunu özel hayatındaki ilişkilerine yansıtabiliyor. Eşine, çocuklarına, arkadaşlarına, sevgilisine, anne ve babasına karşı tahammülü azalıyor ve sebepsiz yere sinirlenip, kavga çıkarabiliyor, karşısındaki insanlara bağırıp onları kırabiliyor. Öfke, ilişkilerde sadece karşısındakine karşı tahammülsüzlük geliştirip onun kalbini kırmak şeklinde de ortaya çıkmayabilir, karşısındakine ayrılan zamanın azalması, ilgisizlik, üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmeme şeklinde de kendini gösterebilir.
"BAZILARI ASİ AMA AZİMLİ DOĞAR!"
"BAZILARI ASİ AMA AZİMLİ DOĞAR!"
Bazıları asi ama azimli doğar. Kalıplara sığmaz, sıra dışı yaşarlar. Alanlarında çığır açar, devrimci yenilikler yaparlar. Yerleşik yargılara meydan okurlar. Özgün ve özgür ruhlarıyla, yalnız kalsalar da, ileri yürürler. Ömürleri mücadeleyle geçer. Öfkeyle kalkıp başarıyla oturanların hikayeleri… Orta Asya bozkırlarında doğdu, önce mülteci, sonra bekçi, sonunda NATO’ya VIP yönetici oldu! Türkistan, Hindistan, Türkiye üçgeninde yaşanan görkemli bir serüven. Kazak kurdu Şerizat’ın film gibi hikayesi ilk kez İnsan İsterse’de…Tabelacı babasının aldığı bisikleti çalan çocuğu yakalasaydı katil olacaktı, yakalayamayınca dünya ağır siklet boks şampiyonu oldu! Asi efsane Muhammed Ali’nin hikayesi…Yoksul ve yalnız bir çocuk nasıl yılmaz bir savaşçıya dönüştü? Gözyaşlarını gülmeceye çeviren Aziz Nesin’in insanı başarıya azmettiren hikayesi.İlkokulu zor bitirdi ama “balonu şişirip satarak” dünya markası oldu! Zeki Başeskioğlu’nun “zekice” yükseliş öyküsü…Emekliliğine iki ay kala ordudan atılınca inat edip yazdığı kitaplarla ordu kadar okuru oldu! İskender Pala’nın hikayesi..2.5 yaşında babasını kaybetti, sisteme inat dershaneye gitmeden Boğaziçi’ni kazandı: Teoman’ın azimli yüzü…Üniversiteyi 6 ayda terk etti, evin garajında kurduğu şirketle efsane oldu: Steave Jobs’un hikayesi…Erkeklere meydan okudu, “Kadınca” bir başarının kahramanı oldu: Duygu Asena’nın azmi nasıl zaferine ulaştı?Babasına karşı çıkınca, önce beş parasız kaldı, sonra “my başarı” sahibi oldu: Ali Ağaoğlu’nun hikayesi. Avukat patronuna kızdı, hukuk okuyup New Yorkta kendi hukuk bürosunu açtı: Çiğdem Acar’ın hikayesi.“Türkler ancak kebapçılıktan anlar” diyenlere inat, Londra ve Las Vegasta İngilizce kursu açtı: Kazım Kahraman’ın hikayesi.Heykeli “hayattayken üzerine atılan taşlardan yapılan” Soljenitsin’in hikayesi…Bir amigonun Alen’i başarı hikayesi: “Çarşı” azimsizliğe de karşı!
Bazıları asi ama azimli doğar. Kalıplara sığmaz, sıra dışı yaşarlar. Alanlarında çığır açar, devrimci yenilikler yaparlar. Yerleşik yargılara meydan okurlar. Özgün ve özgür ruhlarıyla, yalnız kalsalar da, ileri yürürler. Ömürleri mücadeleyle geçer. Öfkeyle kalkıp başarıyla oturanların hikayeleri… Orta Asya bozkırlarında doğdu, önce mülteci, sonra bekçi, sonunda NATO’ya VIP yönetici oldu! Türkistan, Hindistan, Türkiye üçgeninde yaşanan görkemli bir serüven. Kazak kurdu Şerizat’ın film gibi hikayesi ilk kez İnsan İsterse’de…Tabelacı babasının aldığı bisikleti çalan çocuğu yakalasaydı katil olacaktı, yakalayamayınca dünya ağır siklet boks şampiyonu oldu! Asi efsane Muhammed Ali’nin hikayesi…Yoksul ve yalnız bir çocuk nasıl yılmaz bir savaşçıya dönüştü? Gözyaşlarını gülmeceye çeviren Aziz Nesin’in insanı başarıya azmettiren hikayesi.İlkokulu zor bitirdi ama “balonu şişirip satarak” dünya markası oldu! Zeki Başeskioğlu’nun “zekice” yükseliş öyküsü…Emekliliğine iki ay kala ordudan atılınca inat edip yazdığı kitaplarla ordu kadar okuru oldu! İskender Pala’nın hikayesi..2.5 yaşında babasını kaybetti, sisteme inat dershaneye gitmeden Boğaziçi’ni kazandı: Teoman’ın azimli yüzü…Üniversiteyi 6 ayda terk etti, evin garajında kurduğu şirketle efsane oldu: Steave Jobs’un hikayesi…Erkeklere meydan okudu, “Kadınca” bir başarının kahramanı oldu: Duygu Asena’nın azmi nasıl zaferine ulaştı?Babasına karşı çıkınca, önce beş parasız kaldı, sonra “my başarı” sahibi oldu: Ali Ağaoğlu’nun hikayesi. Avukat patronuna kızdı, hukuk okuyup New Yorkta kendi hukuk bürosunu açtı: Çiğdem Acar’ın hikayesi.“Türkler ancak kebapçılıktan anlar” diyenlere inat, Londra ve Las Vegasta İngilizce kursu açtı: Kazım Kahraman’ın hikayesi.Heykeli “hayattayken üzerine atılan taşlardan yapılan” Soljenitsin’in hikayesi…Bir amigonun Alen’i başarı hikayesi: “Çarşı” azimsizliğe de karşı!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)